Kayıtlar

Es gibt nur eine einzige Sünde: Der Diebstahl

Es gibt nur eine einzige Sünde: Der Diebstahl Wir teilen mit Ihnen den Artikel von Deniz Boyraci, der in der Oktoberausgabe der Literaturzeitung veröffentlicht wurde.

**"Die Wahl zwischen Leben und Nichtleben"**

Resim
**Wir teilen mit Ihnen den Artikel "Die Wahl zwischen Leben und Nichtleben" von Deniz Boyraci, der in der Septemberausgabe der Literaturzeitung veröffentlicht wurde.** **Veröffentlichungsdatum:** 1. September 2024 Irvin D. Yalom behandelt in seinem Werk *Die Schopenhauer-Kur* die faszinierende Geschichte von zwei Menschen auf der Suche nach Sinn. In diesem Buch untersucht Yalom den Einfluss der existenziellen Freiheit, die Verantwortung, die mit der Freiheit einhergeht, und die daraus resultierende Angst. Unsere Sterblichkeit und die Tatsache, dass wir nur ein Leben haben, lasten schwer auf uns, wenn es darum geht, wie wir dieses Leben gestalten. Diese Verantwortung kann einige Menschen befreien und ermutigen, während sie andere ängstigt. Am Ende gibt es zwei Möglichkeiten: Die erste ist, sich der Einzigartigkeit und Endlichkeit des Lebens bewusst zu werden und den Mut zu finden, seinen Wünschen nachzugehen. Die zweite Möglichkeit ist, sich derselben Tatsache bewusst zu werde...

Lasst Euch Kein Glashaus Bauen

Resim
**Deniz Boyraci: Lasst Euch Kein Glashaus Bauen**   Wir teilen mit Ihnen den Artikel "Lasst Euch Kein Glashaus Bauen" von Deniz Boyraci, veröffentlicht in der August-Ausgabe der Edebiyat Gazetesi.   Veröffentlichungsdatum: 1. August 2024   Diesen Monat setzen wir unsere literarische Reise mit dem Buch *Glashaus* von Sabahattin Ali fort. Der erste Mensch, der auf die Idee kam, ein Stück Land einzuzäunen und zu sagen: „Das ist meins“, und der dumme Menschen fand, die ihm glaubten, war der Gründer der zivilisierten Gesellschaft. Hätte damals jemand die Zäune niedergerissen oder den Graben aufgefüllt und den Menschen zugerufen: „Hört nicht auf diesen Schwindler. Die Früchte gehören allen. Das Land gehört niemandem. Und wenn ihr das vergesst, werdet ihr zugrunde gehen“, hätte er die Menschheit von vielen Verbrechen, vielen Kriegen und vielen Morden bewahrt. In dem Werk steht das Glashaus möglicherweise symbolisch für dieses Stück Land. In der Geschichte kommen drei Fremde in e...

ALEVİLERDEKİ ORUÇ VE AŞURE’NİN TARİHSEL KÖKENİ

Resim
 ALEVİLERDEKİ ORUÇ VE AŞURE’NİN TARİHSEL KÖKENİ Kürtçe (kurmanci/kırmançki) Oruç sözcüğünün karşılığı “Rocı” ve “Roce” dir.  Bu kelimelerin “gün/güneş“ ile direk bağlantısı vardır. Çünkü Kürtçedeki “roj, ro, roz, şem, tav, tavik“ sinomimli sözcükler hep “güneş’i, gün“ ü dolayısıyla 12 saatlik “gündüzü, aydınlığı, ışık/nur’u,  parlaklığı“ anımsatır. Yine buna bağlantılı olarak Kürtçedeki “ru, rü“ sinonimli sözcükler; “yüz’ü, sıfatı, cemal’i“  ifade ederler.  Güneşin doğumundan batışına kadar olan süreye-güne “ro, roc“ denir. Aynı kavramların eski Avesta’dan Pehlevice‘ye  ve oradan da Kürtçe’ye, Farsca’ya geçtiği sanılmaktadır. Batıni Alevilerinin Réberleri; Réya/Raa Heqi itikatının felsefik yapısını oluştururlarken bütün bu kavramları sırlı manalarla nakşetmişlerdir. Ondandır ki; Dostun cemalini, güneşe benzetmişlerdir. İnsanın yüzü, sıfatı, cemali olan “ru, rü“;  güneş “ro, roz, roj“ gibidir. O insan ki güneş‘te kendi cemalini görür ve onu kutsar. İşte...

Damokles' in Kılıç’ı

  Efsaneye göre Damokles, MÖ.4.yy'da Sirakuza kralı Dionysios'un hem yakın dostu hem de     danışmanıdır. Kral ve Damokles ülkenin yönetimi konusunda sürekli sohbet ederler. Ancak, bu konuşmalarda Damokles, hep     krala krallığın bahşettiği mutluluklardan söz etmektir. Kral Dionysios, bu konuşmalardan bıkar ve bir gün Damokles’e: “ Bu mutluluğu, seninde tatmanı istiyorum” der ve krallık tacını ve tahtını, büyük bir şölen düzenleyerek, Damokles’e devreder. Damokles, büyük bir sevinçle, krallık giysilerini giyer, tacı takar ve tahta oturur. Şölen devam ederken, birden, başının üstünde tahtın hemen yukarısında bir şeyin sallanmakta olduğunu görür. Dikkatlice baktığında bunun “at kuyruğu kılına bağlı, keskin ve büyük bir kılıç” olduğunu görür. Dionysios bununla Damokles'e krallığın; sadece güç ve zenginlik olmadığını, tahta oturan kişinin canını tehlikelere sokabilecek bir mevki olduğunu anlatmak istemiştir. Damokles güçlü mevkilerdeki insanların; bir hata yaptıkla...

Başkanlık Sistemi: Türkiye'nin Yeşil Gladyosudur!!!

Resim
Önceki iki anayasa metninin askeri darbe dönemlerinden sonra yazılmış olması nedeniyle, AKP'nin yazdığı yeni anayasanın ilk “sivil” karakterli anayasa olduğunu AKP ve Erdoğan tarafından ileri sürülüyor. “Sivil” sözcüğünün hakkını vererek içini dolduracak biçimde, toplumsal sınıf ve kesimler; emek ve demokrasi güçleri, sendika, meslek ve kitle örgütleri sürece dahil edilmeden yazılan bir "SİVİL" anayasa... 1980'ler Türkiye'de yeşil gladyonun kök saldığı yıllar oldu. İngiltere projesi olan ve üç ayak üzerinde geliştirilen faşizmin bir ayağını temsil eder Türk-İslam sentezi. AKP, 2015'den itibaren başta yargı olmak üzere tek tek ele geçirdiğii kadrolarını oturttuğu kurumları son bir seçimle tamamen kendisine bağlamayı ve kendi sistemini kurmuştur. AKP'nin tam anlamıyla kurumsallaşması ülke geri dönülemez şekilde demokrasiden tamamen uzaklaştırdı. Artık sadece Cumhuriyetin kazanımların elde edilmiş olan kimi kazanımların ortadan kalkmasıyla    tamamen tek adam...

ANCAK GERÇEK DEMOKRASİ DEĞİŞTİRİR!!

Resim
  Eski Yunan'da δ ῆ μος (dēmos) yurttaş, κρατός (kratós) ise güç, yönetim demektir. Demokrasi, yurttaş yönetimi demektir. Ancak Antik Yunan'da bir polisin (yani kent devletinin) yurttaşı olmak için, yönetimde söz sahibi olabilmek için özgür bir Yunan erkeği olmak, toprak sahibi olmak, üretime katkıda bulunuyor olmak şarttı. Antik Yunan'da ancak özgür erkek vatandaş eğitim öğretim hakkına sahipti ve doğrudan yönetime de bu eğitimli, maddi gücü olan erkeklerin katılma hakkı vardı. O günden bugüne 'Demokrasi' bir yönetim biçimi olarak ele alındı. 19. yy'dan itibaren bu yönetim biçimi için çeşitli form ve teori geliştirildi. Dünyada farklı ülkelerde farklı formları var. Ama günümüzde neredeyse birçok ülkede sandığa gidip oy kullanmaktan öteye geçemeyen bir yönetim tarzına dönüştü. Oysa demokrasi demek bir yönetici belirleyip tüm sistemi ona emanet etmek demek değildir. Eski Yunan'da da böyle işlemedi. Özgür, eğitimli ve üretime katılan yurttaşın yönetime katılma...

HEPİMİZ SUSALIM analık konuşsun!

Resim
Canim Annecigim! Bugün Anneler günü ,Şimdi saat gecenin üçü  bu resmi gördüm beri doğru dürüst uyuyamıyorum annem . Tarih bize bunuda mı  gösterecekti  anne. Yavrunun can ciğerinin cenazesi,  koklamaya doyamadığın kuzunun kemikleri posta kutusunda  sana gelmiş  Canım  Annem Bak bir tarihin tüneline  Zalim ne anlar, gaddar ne anlar bebek kokusundan.O kurşun  kokusuyla doldurmuş  ciğerlerini, kan kokusuyla yüzyıldır  içine  çektiği kana doymadan. Oturur ülkemin  cennet yurdumun tahtında.     Bir gün  evinin bahçesinde  Taybet Anayı  vurur, bir gün Hakife Anaya evladinin mezari başında nöbet  tutturur dağıtılmasın  diye. Ve  anneciğim daha ismini sayamdigim acısını  anlatamadığım  binlerce kürt anası. Ne yapsak haklarını  ödeyemeyecegimiz analarımız. Gözlerinizdeki tek damla yaş  dünyaya  bedel oysa.Ama düşman  Dudağinizdaki tebessümü  çalar . Bugünde ...

BİRİLERİ BUNLARA DUR DEMEZSE NUH TUFANI YAKINDIR!!!

Resim
Bizler diğer tüm canlılarla birlikte bir ekosistemde yaşıyoruz. Ekosistem tür popülasyon ve habitat kavramlarini içerir. Türler birbirlerini    kabul ederek doğada bir denge içinde yaşamlarını devam ettirirler. Türler birleşip popülasyonları oluşturur, popülasyonlar da komüniteleri bunlar da kendi habitatalarında yaşarlar. Gezegenimizde yaşam bütünlüklüdür.     Tüm canlılar özel varlıklardır. O halde ekosistemde tek hücrelisinden en gelişmişine tüm varlıkların hem yaşam alanı hem de yaşam hakkı vardır .   Fakat sadece insan merkezli dünyaya bakış ve kapitalist sistem kendini var etmek adına tüm yaşamları hiçe sayarak sürekli doğanın dengesini bozan müdahalerde bulunuyor. İnsan yaşamını kolaylaştırma adına gereksiz-sürekli üretimle,    tahribata devam ediyor. Sürekli üretimin, hızlı yaşamın bir enerji kaynağına ihtiyacı var elbette. Bu enerji kaynağının da en başında petrol geliyor. Doğal petrol kaynaklarına sahip olmak için yaptığı savaşlar, yok ettiği...

TOPLUMUN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN TEMELİ KADINLARDIR

Resim
"Sadece erkek değildir kadını ezen. Kadın kendi hayatından sorumlu olmaktan vazgeçerek kendi kendini de eziyor." Simon De Beauvoir   "Halkları yok sayan, sadece bir avuç yandaş ve sermayenin çıkarlarını gözeten ekonomi politikaları nedeniyle özellikle    kadınlar yoksullaşıyoruz! Ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor. Peş peşe gelen zamlarla ekmeğimiz küçülüyor, aşımız azalıyor. İşsizlik artıyor, ilk işinden edilenler de kadınlar oluyoruz.    Tam da bu nedenlerle sermaye ve savaş odaklı ekonomi politikalarına HAYIR diyoruz. Birlikte ürettiğimizi eşit paylaştığımız bir yaşamı, emeğin haklarının yok sayılmadığı bir yaşamı, doğanın ve canlı yaşamın korunduğu bir yaşamı, güvenceli bir yaşamı hep birlikte kuracağız." (Yeşil Sol Parti Kadın Meclisleri Deklarasyonu) Toplumun yarısı kadındır ve toplumun diğer yarısını doğuran da kadındır. Hiç iktidar olmayan kadınlar ne yazık ki doğurduklarının iktidarı altında bin yıllardır eziliyor. Doğurduğu, büyüttüğü varlığın ke...