Kayıtlar

Damokles' in Kılıç’ı

  Efsaneye göre Damokles, MÖ.4.yy'da Sirakuza kralı Dionysios'un hem yakın dostu hem de     danışmanıdır. Kral ve Damokles ülkenin yönetimi konusunda sürekli sohbet ederler. Ancak, bu konuşmalarda Damokles, hep     krala krallığın bahşettiği mutluluklardan söz etmektir. Kral Dionysios, bu konuşmalardan bıkar ve bir gün Damokles’e: “ Bu mutluluğu, seninde tatmanı istiyorum” der ve krallık tacını ve tahtını, büyük bir şölen düzenleyerek, Damokles’e devreder. Damokles, büyük bir sevinçle, krallık giysilerini giyer, tacı takar ve tahta oturur. Şölen devam ederken, birden, başının üstünde tahtın hemen yukarısında bir şeyin sallanmakta olduğunu görür. Dikkatlice baktığında bunun “at kuyruğu kılına bağlı, keskin ve büyük bir kılıç” olduğunu görür. Dionysios bununla Damokles'e krallığın; sadece güç ve zenginlik olmadığını, tahta oturan kişinin canını tehlikelere sokabilecek bir mevki olduğunu anlatmak istemiştir. Damokles güçlü mevkilerdeki insanların; bir hata yaptıkla...

Başkanlık Sistemi: Türkiye'nin Yeşil Gladyosudur!!!

Resim
Önceki iki anayasa metninin askeri darbe dönemlerinden sonra yazılmış olması nedeniyle, AKP'nin yazdığı yeni anayasanın ilk “sivil” karakterli anayasa olduğunu AKP ve Erdoğan tarafından ileri sürülüyor. “Sivil” sözcüğünün hakkını vererek içini dolduracak biçimde, toplumsal sınıf ve kesimler; emek ve demokrasi güçleri, sendika, meslek ve kitle örgütleri sürece dahil edilmeden yazılan bir "SİVİL" anayasa... 1980'ler Türkiye'de yeşil gladyonun kök saldığı yıllar oldu. İngiltere projesi olan ve üç ayak üzerinde geliştirilen faşizmin bir ayağını temsil eder Türk-İslam sentezi. AKP, 2015'den itibaren başta yargı olmak üzere tek tek ele geçirdiğii kadrolarını oturttuğu kurumları son bir seçimle tamamen kendisine bağlamayı ve kendi sistemini kurmuştur. AKP'nin tam anlamıyla kurumsallaşması ülke geri dönülemez şekilde demokrasiden tamamen uzaklaştırdı. Artık sadece Cumhuriyetin kazanımların elde edilmiş olan kimi kazanımların ortadan kalkmasıyla    tamamen tek adam...

ANCAK GERÇEK DEMOKRASİ DEĞİŞTİRİR!!

Resim
  Eski Yunan'da δ ῆ μος (dēmos) yurttaş, κρατός (kratós) ise güç, yönetim demektir. Demokrasi, yurttaş yönetimi demektir. Ancak Antik Yunan'da bir polisin (yani kent devletinin) yurttaşı olmak için, yönetimde söz sahibi olabilmek için özgür bir Yunan erkeği olmak, toprak sahibi olmak, üretime katkıda bulunuyor olmak şarttı. Antik Yunan'da ancak özgür erkek vatandaş eğitim öğretim hakkına sahipti ve doğrudan yönetime de bu eğitimli, maddi gücü olan erkeklerin katılma hakkı vardı. O günden bugüne 'Demokrasi' bir yönetim biçimi olarak ele alındı. 19. yy'dan itibaren bu yönetim biçimi için çeşitli form ve teori geliştirildi. Dünyada farklı ülkelerde farklı formları var. Ama günümüzde neredeyse birçok ülkede sandığa gidip oy kullanmaktan öteye geçemeyen bir yönetim tarzına dönüştü. Oysa demokrasi demek bir yönetici belirleyip tüm sistemi ona emanet etmek demek değildir. Eski Yunan'da da böyle işlemedi. Özgür, eğitimli ve üretime katılan yurttaşın yönetime katılma...

HEPİMİZ SUSALIM analık konuşsun!

Resim
Canim Annecigim! Bugün Anneler günü ,Şimdi saat gecenin üçü  bu resmi gördüm beri doğru dürüst uyuyamıyorum annem . Tarih bize bunuda mı  gösterecekti  anne. Yavrunun can ciğerinin cenazesi,  koklamaya doyamadığın kuzunun kemikleri posta kutusunda  sana gelmiş  Canım  Annem Bak bir tarihin tüneline  Zalim ne anlar, gaddar ne anlar bebek kokusundan.O kurşun  kokusuyla doldurmuş  ciğerlerini, kan kokusuyla yüzyıldır  içine  çektiği kana doymadan. Oturur ülkemin  cennet yurdumun tahtında.     Bir gün  evinin bahçesinde  Taybet Anayı  vurur, bir gün Hakife Anaya evladinin mezari başında nöbet  tutturur dağıtılmasın  diye. Ve  anneciğim daha ismini sayamdigim acısını  anlatamadığım  binlerce kürt anası. Ne yapsak haklarını  ödeyemeyecegimiz analarımız. Gözlerinizdeki tek damla yaş  dünyaya  bedel oysa.Ama düşman  Dudağinizdaki tebessümü  çalar . Bugünde ...

BİRİLERİ BUNLARA DUR DEMEZSE NUH TUFANI YAKINDIR!!!

Resim
Bizler diğer tüm canlılarla birlikte bir ekosistemde yaşıyoruz. Ekosistem tür popülasyon ve habitat kavramlarini içerir. Türler birbirlerini    kabul ederek doğada bir denge içinde yaşamlarını devam ettirirler. Türler birleşip popülasyonları oluşturur, popülasyonlar da komüniteleri bunlar da kendi habitatalarında yaşarlar. Gezegenimizde yaşam bütünlüklüdür.     Tüm canlılar özel varlıklardır. O halde ekosistemde tek hücrelisinden en gelişmişine tüm varlıkların hem yaşam alanı hem de yaşam hakkı vardır .   Fakat sadece insan merkezli dünyaya bakış ve kapitalist sistem kendini var etmek adına tüm yaşamları hiçe sayarak sürekli doğanın dengesini bozan müdahalerde bulunuyor. İnsan yaşamını kolaylaştırma adına gereksiz-sürekli üretimle,    tahribata devam ediyor. Sürekli üretimin, hızlı yaşamın bir enerji kaynağına ihtiyacı var elbette. Bu enerji kaynağının da en başında petrol geliyor. Doğal petrol kaynaklarına sahip olmak için yaptığı savaşlar, yok ettiği...

TOPLUMUN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN TEMELİ KADINLARDIR

Resim
"Sadece erkek değildir kadını ezen. Kadın kendi hayatından sorumlu olmaktan vazgeçerek kendi kendini de eziyor." Simon De Beauvoir   "Halkları yok sayan, sadece bir avuç yandaş ve sermayenin çıkarlarını gözeten ekonomi politikaları nedeniyle özellikle    kadınlar yoksullaşıyoruz! Ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor. Peş peşe gelen zamlarla ekmeğimiz küçülüyor, aşımız azalıyor. İşsizlik artıyor, ilk işinden edilenler de kadınlar oluyoruz.    Tam da bu nedenlerle sermaye ve savaş odaklı ekonomi politikalarına HAYIR diyoruz. Birlikte ürettiğimizi eşit paylaştığımız bir yaşamı, emeğin haklarının yok sayılmadığı bir yaşamı, doğanın ve canlı yaşamın korunduğu bir yaşamı, güvenceli bir yaşamı hep birlikte kuracağız." (Yeşil Sol Parti Kadın Meclisleri Deklarasyonu) Toplumun yarısı kadındır ve toplumun diğer yarısını doğuran da kadındır. Hiç iktidar olmayan kadınlar ne yazık ki doğurduklarının iktidarı altında bin yıllardır eziliyor. Doğurduğu, büyüttüğü varlığın ke...

Yeşil Sol Parti Değişimi Gençliğin Dinamizmi ile Gerçekleştirecek

Resim
  1968 yılı, dünya gençlik hareketleri ve dolayısıyla halk hareketleri için önemli bir dönüm noktasıdır. Bir kuşağın adını aldığı bu yıl, Fransa'da başlayan ve dalga dalga tüm dünyayı saran toplumsal fırtınanın miladıdır. İki büyük paylaşım savaşının, yıkıntıların, açlığın, yoksulluğun, işsizliğin ve sürmekte olan emperyalist saldırıların karşısında bir çığa dönüşen küresel tepkime, 68'in en belirleyici özelliği olmuştur. Bir isyan hareketi olarak başlayan 1968, gençlerin adalet özgürlük ve eşitlik kavramları üzerinden tüm dünyaya yayıldı. Türkiye'de ise toplumsal tepkinin öncülüğünü genç isimler üstlendi. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Hüseyin İnan,Yusuf Aslan, Sinan Cemgil, İbrahim Kaypakkaya ve birlikte yol aldıkları yoldaşları, bağımsızlık ve eşitlik mücadelelerinin sembolü hâline geldiler. Türkiyede hepsi genç ve tecrübesiz olan bu isimler Marksist-Leninist sentezli hareketler kurdular. Bu gençler dönemin de ruhuyla farkında olmadan büyük bir etki yarattılar ancak hem tecr...

Yeşil Sol Parti Gönüllüleri Söz Verdi.

Resim
  Cumhuriyet tarihi boyunca AKP kadar açık ve sert Kürt düşmanlığı yapılmamıştı. AKP Kürt halkının tarihteki en büyük düşmanıdır. Bir Yahudi'nin Hitlere oy vermesi ile bir Kürt'ün AKP'ye oy vermesi arasında fark yoktur. Yahudiler için Hitler neyse bir Kürt için Erdoğan aynı şeydir. AKP' ye oy vermeyi düşünmek bile bir Kürt'ün rezil olmasına yeter bir sebeptir.   AKP İslam karşıtı bir partidir . İslamcılığı hırsızlık ve sahtekarlığına kılıf olarak kullanıyor. Bunun tüm topluma anlatılması gerekir. Kürt vardır ama onlar da aslında kendilerini Türk gibi hissetmelidir, Türkleşmelidir diyen Erdoğan'a oy verecek Kürde ne denir kelimeler yetmiyor.  Kürt halkı artık AKP ve çetesine dur demelidir! Her gün katletdiği Kürtlerle övünen miting yapan bir oluşuma oy vermek insanlıktan çıkmaktır. AKP sayesinde siyaset felsefesine yeni bir devlet tanımı girdi. MAFYA DEVLETİ . AKP'den aday olan Kürtlerin ar damarı çatlamıştır. Cesaret AKP'yi yıkacak tek güçtür! Korkmadan ...

Bilin bakalım bu ülkenin sağcısı mı solcusu mu daha faşist ?

Resim
Dünyada artık hiçbir geçerliliği kalmayan bir ideolojinin bu ülkede halklara dayatılması kabul edilemez. Neredeyse tüm dünyada, Latin Amerika'dan tüm Avrupa'ya denenmiş bu rejimin 21.yy'da Türkiyeli halklara dayatılması kabul edilemez. Mussolini'den Franco'ya Hitler'den Pinochet'e halklara kan kusturan mutlak devleti tanrılaştıran bu zihniyetin tüm formları denendi sonuç: Katliam, savaş ve yoksulluk oldu. Faşizmin ve liderlerinin istedikleri toplumsal yaşamın tüm alanlarındaki farklılıkları yok edip, (insanların duygu ve düşünce dünyası da dahil olmak üzere) tek tip düşüncenin tüm varoluşu işgal etmesidir. Lider ilkesiyle hareket etmeleri sonuç olarak toplumun inkarı halini alır. Tek lider sisteminde, ekonomi; adalet; eğitim vb. gibi tüm vatandaşları ilgilendiren konular hakkında tek br kişinin karar vermesi, tüm yetkierin tek elde toplanması, kuvvetler ayrılığının olmaması kaos ve kriz üretir. Devlet mafyalaşır ve kendisinden başkasına yaşam hakkı tanımaz. ...

AVRUPADA YAŞAYANLAR OLARAK NEDEN YEŞİL SOL PARTİ OY VERMELİYİZ

Resim
'Zamanı gelen bir düşüncenin gücüne hiç bir ordu karşı koyamaz' Victor Hugo Avrupa'dan demokrasiyi büyütmek mümkün Türkiye'den Avrupa'ya 1963'lerden itibaren ilk işçiler, başta II. Dünya Savaşı'nda Hitler diktatörlüğü altında savaşı kaybenden ve savaştan tükenmiş bir ekonomi ile çıkmış olan Alman endüstrisinin sanayi ve büyüme atağına iş gücü ile katkı sağlamak teşvikiyle geldiler.  Bu göçleri daha sonra 1972, 1978 takip etti. 1980'lerde Türkiye'de yapılan askeri darbe sonrasında ise çok sayıda insan politik sebeplerle başta Almanya olmak üzere, birçok Avrupa ülkesine göç etti. 1990'larda ve sonrasında ise Avrupa'ya yine Almanya başta olmak üzere, Kürt özgürlük hareketinin ve mücadelesinin yükselmeye başlamasıyla Kürdistan'da köyleri, evleri yakılan, çocuklarını, yakınlarını bu savaşta yitiren Kürdistanlılar yoğun biçimde göç ettiler. Sonrasında gerek ekonomik sebeplerle, gerek eğitim sebebiyle ve elbette politik nedenlerle göçler hep dev...