Kayıtlar

Yeşil Sol Parti Gönüllüleri Söz Verdi.

Resim
  Cumhuriyet tarihi boyunca AKP kadar açık ve sert Kürt düşmanlığı yapılmamıştı. AKP Kürt halkının tarihteki en büyük düşmanıdır. Bir Yahudi'nin Hitlere oy vermesi ile bir Kürt'ün AKP'ye oy vermesi arasında fark yoktur. Yahudiler için Hitler neyse bir Kürt için Erdoğan aynı şeydir. AKP' ye oy vermeyi düşünmek bile bir Kürt'ün rezil olmasına yeter bir sebeptir.   AKP İslam karşıtı bir partidir . İslamcılığı hırsızlık ve sahtekarlığına kılıf olarak kullanıyor. Bunun tüm topluma anlatılması gerekir. Kürt vardır ama onlar da aslında kendilerini Türk gibi hissetmelidir, Türkleşmelidir diyen Erdoğan'a oy verecek Kürde ne denir kelimeler yetmiyor.  Kürt halkı artık AKP ve çetesine dur demelidir! Her gün katletdiği Kürtlerle övünen miting yapan bir oluşuma oy vermek insanlıktan çıkmaktır. AKP sayesinde siyaset felsefesine yeni bir devlet tanımı girdi. MAFYA DEVLETİ . AKP'den aday olan Kürtlerin ar damarı çatlamıştır. Cesaret AKP'yi yıkacak tek güçtür! Korkmadan ...

Bilin bakalım bu ülkenin sağcısı mı solcusu mu daha faşist ?

Resim
Dünyada artık hiçbir geçerliliği kalmayan bir ideolojinin bu ülkede halklara dayatılması kabul edilemez. Neredeyse tüm dünyada, Latin Amerika'dan tüm Avrupa'ya denenmiş bu rejimin 21.yy'da Türkiyeli halklara dayatılması kabul edilemez. Mussolini'den Franco'ya Hitler'den Pinochet'e halklara kan kusturan mutlak devleti tanrılaştıran bu zihniyetin tüm formları denendi sonuç: Katliam, savaş ve yoksulluk oldu. Faşizmin ve liderlerinin istedikleri toplumsal yaşamın tüm alanlarındaki farklılıkları yok edip, (insanların duygu ve düşünce dünyası da dahil olmak üzere) tek tip düşüncenin tüm varoluşu işgal etmesidir. Lider ilkesiyle hareket etmeleri sonuç olarak toplumun inkarı halini alır. Tek lider sisteminde, ekonomi; adalet; eğitim vb. gibi tüm vatandaşları ilgilendiren konular hakkında tek br kişinin karar vermesi, tüm yetkierin tek elde toplanması, kuvvetler ayrılığının olmaması kaos ve kriz üretir. Devlet mafyalaşır ve kendisinden başkasına yaşam hakkı tanımaz. ...

AVRUPADA YAŞAYANLAR OLARAK NEDEN YEŞİL SOL PARTİ OY VERMELİYİZ

Resim
'Zamanı gelen bir düşüncenin gücüne hiç bir ordu karşı koyamaz' Victor Hugo Avrupa'dan demokrasiyi büyütmek mümkün Türkiye'den Avrupa'ya 1963'lerden itibaren ilk işçiler, başta II. Dünya Savaşı'nda Hitler diktatörlüğü altında savaşı kaybenden ve savaştan tükenmiş bir ekonomi ile çıkmış olan Alman endüstrisinin sanayi ve büyüme atağına iş gücü ile katkı sağlamak teşvikiyle geldiler.  Bu göçleri daha sonra 1972, 1978 takip etti. 1980'lerde Türkiye'de yapılan askeri darbe sonrasında ise çok sayıda insan politik sebeplerle başta Almanya olmak üzere, birçok Avrupa ülkesine göç etti. 1990'larda ve sonrasında ise Avrupa'ya yine Almanya başta olmak üzere, Kürt özgürlük hareketinin ve mücadelesinin yükselmeye başlamasıyla Kürdistan'da köyleri, evleri yakılan, çocuklarını, yakınlarını bu savaşta yitiren Kürdistanlılar yoğun biçimde göç ettiler. Sonrasında gerek ekonomik sebeplerle, gerek eğitim sebebiyle ve elbette politik nedenlerle göçler hep dev...

KENDİSİNİ MÜMİN TANIMLAYANLARA:

Resim
“Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslüman’ın din kardeşiyle üç günden fazla küs durması helâl olmaz.” (Buhari, Edep, 62) Yeşil Sol Parti nin savunduğu; Günümüzün Modern Medine Sözleşmesi. Müslümanlar için kutsal olan Ramazan ayını geride bıraktık . Her dinin barış, adalet ve dostluk gözeten kutsal günleri ve ayları vardır, Kuşkusuz tüm dünya müslümaları için ama özellikle Ortadoğu için İslamiyet ve onun kutsal ayı Ramazan en önemli aylardan biri. İsalm Tarihi'ni Hz. Muhammed dönemi ve sonrası diye ayırmak gerekiyor. İslam dini peygamberi kendi dönemi içerisinde Arap Yarımadası'nda başta Araplar olmak üzere tüm halkları ilgilendiren devrim niteliği taşıyacak sosyo ekonomik, hukuksal kararları yaşama geçirdi. Ancak müslüman dünyası birçok farklı sebeplerden dolayı, İslam dininin sunduğu evrensel toplum sözleşmesi sayılabilecek maddeleri bir türlü çağa uygun ve hümanist çerçevede yaşama geç...

YILDIZLAR GÖKYÜZÜNDEN NEDEN DÜŞMEZ?

Resim
AGORA  Bugün bir dönem filmi olan  Agora filmini inceleyeceğiz. Agora filmi, işlediği konu itibari ile kült sayılabilecek, çatışmalı bir dönemi işleyen bir film olarak karşımıza çıkıyor.  2009 yapımı başrollerinde Rechal Weisz, Oscar Isaac, Clint Dyer, Richard Durden gibi isimlerin yer aldığı film, Millattan sonra 4. Yüzyıldaki İskenderiye kentinde yaşananları ele alıyor. Antik Yunan’dan kalan Paganizm ve yeni bir din olarak ortaya çıkan ve kısa sürede tüm Roma İmparatorluğuna yayılan Hristiyanlık arasında yaşanan çatışmaların yoğunlaştığı bir dönemde, Hypatia adlı bilim kadınının hayatına odaklanan film, hem dinlerin toplumları nasıl değiştirdiği, hem de geçmiş yüzyıllarda özellikle kadınlar    tarafindan yapılan bilimsel çalışmaların nasıl göz ardı edildiğini gözler önüne seriyor.  Biz    Agora film analizinde üç önemli başlık üzerinde duracağız.  Birincisi,  dinler arası çatışmanın topluma yansıması;  İkincisi, bilginin ve b...

SEVGİSİZLİĞİN ÖLDÜRDÜĞÜ ÇOCUK

Resim
Sevgisizliğin öldürdüğü çocuk Bu haftaki filmimiz.           Nelyubov/ loveless/SEVGİSİZ Boşanmanın eşiğinde bir ailenin hikayesine tanık olacağımız bu film Moskova'nın soğuk havasında geçiyor. Bu filmde yalnızca hikayenin geçtiği mevsim değil her şey ve herkes soğuk. Mevsim soğukluğunun sebebi doğa ancak geriye kalan her soğukluğun sebebi sevgisizlik. Orta sınıf bir ailenin tek çocuğu olan Alyosha 12 yaşındadır. Aile boşanmanın eşiğindedir ve kendilerine ait olan daire hayatlarının tek ortak noktasıdır dolayısıyla bu daireyi satıp yollarını ayırmak istemektedirler. Ortodoks geleneksel bir şirkette çalışan Boris ve güzellik merkezinde çalışan Zhenya tıpkı dairelerinden kurtulmaya çalıştıkları gibi 12 yaşındaki çocuklarından da kurtulmak istemektedirler. Ne babası ne de annesi onu istememektedir.  Filmin belki de en trajik sahnesi, bir gece Boris ve Zhenya'nın Alyosha'dan kurtulma planı yaptıkları sahnedir. Onu yatılı okula yollamayı oradan da orduya yollama...

BAKMA DEDİKLERİ YERDE REALİTE VARDIR.

Resim
  Don't Look Up / Yukarıya Bakma Don't Look Up, Adam McKay tarafından yazılan, üretilen ve yönetilen Amerikan yapımı hiciv türünde bir bilimkurgu filmidir. 24 Aralık 2021 tarihinde Netflix'te yayına girmiştir. Yayına girdikten kısa bir süre sonra izlenme rekorları kırarak Netflix'in en çok izlenen üçüncü filmi olmuştur.  Yapımda Leonardo DiCaprio ve Jennifer Lawrence, Dünya'yı yok edecek yaklaşan bir kuyruklu yıldız hakkında bir medya turu aracılığıyla insanlığı uyarmaya çalışan iki düşük seviyeli gökbilimciyi canlandırmaktadır. Filmin oyuncu kadrosunda Rob Morgan, Jonah Hill, Mark Rylance, Tyler Perry, Ron Perlman, Timothée Chalamet, Ariana Grande, Scott Mescudi, Himesh Patel, Melanie Lynskey, Cate Blanchett ve Meryl Streep yer almaktadır. "Don't look up" İngilizce "yukarıya bakma" Anlamına gelmektedir. Film, dev bir göktaşının gezegeni yok edeceği konusunda insanları uyarmak için çalışan iki gökbilimcinin hikayesini konu ediyor. İnsanlık bü...

DÜNYAYI DEĞİŞTİRECEK GERÇEK GÜÇ BİLGİDİR.

Resim
  Bu haftaki filmimiz TENET Yönetmen ve senaryo yazarlığını Christopher Nolan’ın yaptığı filmin,     ana karakterlerini Robbert Pattionson, John David Washington, Dimple Kapadia, Michael Caine, Elizabeth Debicki, Juhan Ulfsak, Jefferson Hall ve Kennet Branagh canlandırmaktadır.  Tenet filmi en iyi film dalında 3 ödül almış ve 6 ödüle aday olmuştur.    TENET Tenet filmi, dünyanın düzenine meydan okuyarak insanlığı felakete sürükleyen bir “kötü adam” ile bu durumu bertaraf etmek isteyen bir kahramanın olduğu iyi-kötü savaşından oluşan bir aksiyon filmi. Her Nolan filmi gibi masraftan, zamandan ve senaryonun derinliğinden kaçılmadan çekilen film açıkçası Nolan filmografisinde en iyiler arasına girebilecek bir film olmasa da, 150 dakikalık süresi boyunca temponun neredeyse hiç düşmediği, hikayenin yersiz sıçramalarla ve sıkıcı tekrarlarla değerini düşürmeyen bir yapıya sahip oldukça iyi bir film olduğunu düşünüyorum.  Ajan filmleri genel yapısı itibar...

ATEŞ VE BUZ ÜLKESİ: İZLANDA

Resim
Bu hafta film incelememizi biraz genişleterek bir belgesel serisinden bahsedeceğiz.  Belgesel serimizin adı  ZAC EFRON İLE YERYÜZÜNE DOĞRU'DUR.  Corana pandemisinden dolayı seyahat özgürlüğümüzün kısıtlandığı bu zamanlarda gezmenin insana hissettirdiği heyecandan giderek uzaklaşıyoruz. Bir şehri, bir ülkeyi, bir kültürü tanımak insanın ufkunu genişletir ve insana perspektif kazandırır. Etno-merkeziyetçiliğin en büyük ilacıdır. Etno merkeziyetçilik kısaca kendi kültürünü merkeze alma ve öteki tüm kültürleri kendi kültürü üzerinden değerlendirmektir. En iyi, en mantıklı ve en doğru kültür benim kültürümdür demek ve öteki kültürleri eksik görmek demektir. Oysa insanın yeryüzündeki yolculuğu iklim, coğrafi koşullar ve daha birçok etken ile yoğrulur. Çeşitlilik hoşgörüyü besler ve bizim bir kültürü dayatma davranışımızı törpüler.    Bu belgesel serisi yalnızca şehirleri gezmek ve bizi çeşitli kültürlerle tanıştırmaya odaklanmıyor; günümüzün en büyük sorunu olan ...