TROVA: BİR ŞEHRİN DÜŞÜŞÜ

 

Bu hafta sizler için  incelemesini yaptığımız  filmimiz: TROJA- TRUVA

 

Yönetmen: Wolfgang Petersen

Yapımcılar: Wolfgang Petersen, Diana Rathbun, Colin Wilson

Senarist: David Benioff

Oyuncular: Brad Pitt, Diane Kruger, Peter O'Toole, Eric Bana, Orlando Bloom, Brian Cox, Sean Bean, Vincent Regan, Nathan Jones

Müzik: James Horner

Kurgu: Peter Honess

Yapım yılı: 2004, ABD

 

Truva filmi, Truvalılar ve Sapartalılar arasındaki amansız  savaşı anlatır. Homeros'un epik bir şiir olarak yazılan ilyadasından esinlenilmiştir. 

 

Hayatın ne anlama geldiğini düşünen, öldükten sonra dünyadan silinmek istemeyen ve ölümsüzlüğü arayan büyük savaşçı Archilleus'in hikayesi. Kralların ve prenslerin ülkeleri nasıl büyük savaşların içine soktuğunu izliyoruz. Ne görünen sebepler gerçek sebep ne de iki toplumun savaşını gerektirecek bir çıkar vardır ortada. Kralların ve prenslerin onurları kibirleri, çıkarları ve iktidar hırslarıdır  asıl hikâye. Ölümsüzlüğün adını geleceğe bırakmak zanneden Archilles'i öldürecek olan şey ise aşkı olacaktır. 

 

Truvanın  prensi Paris'in Sparta Kralı Mennalous'un karısı Helen'i kaçırmasıyla filmimiz başlar. Böyle kişisel bir konu iki ülkenin savaşını başlatır. Üstelik asıl sebep bu da değildir: Asıl sebep Mike Kralı Agamennon ve kardeşi  Sparta kralı Mennalous'un Truvayı ele geçirme hırsıdır. 

Binlerce askerin ölümü ve Truva şehrinin yerle bir edilmesinin sebebi iktidar ve işgal hırsıdır. 

 

Savaşı istemeyen ama  en iyi savaşçı  ve savaş  taktisyeni. ARCHiLLUES, Yüregi büyük cesur Hektor.

Aşkı  uğruna kraliçe   tahtını  bırakan  Helena, Aşka engel tanımayan Paris.

Bir çok güçlü sinema oyuncusunun güçlü  karakterleri canlandırdığı tarihî bir  filmdir  Truva.

 

İlyada; Homeros'un Truva destanını anlatan eseridir. Yunanca yazılan en eski edebiyat metinlerinden olan epik bir şiirdir.  Homeros'un kör ve İhtiyar bir şair olduğu, oradan oraya dolaşarak şiir okuyup ekmeğini kazandığı, uzun yıllar Ege adalarında yaşadığı söylenir.

 

Homeros'un en önemli eseri destanlarıdır. İlyada ve Odysseia adlı bu destanlar, bütün Yunan kültürünün temelini oluşturmaktadır. Metinlerinde insanoğlunun yüzyıllardan beri değişmeyen pek çok temel dürtüsü, duygusu vardır. Onları tüm zamanlarla çağdaşlaştıran yani "klasik" yapan işte bu özellikleridir. Üstelik "İlyada" ve "Odysseia, bir yandan Yunan Tragedyalarının habercisidir. Yunan tragedyaları bugün film ve dizi sektörünün beslendiği en büyük kaynaktır. Aristoteles'in Poetikasında tragedyalarının özellikleri ayrıntılı olarak aktarılır. Tragedya bir tiyatro türüdür bu tiyatro daha sonra kameranın geliştirilmesiyle yerini büyük oranda dizi ve filmlere bırakmıştır.  Birçok Film ve dizinin hikaye anlatma üslubu yunan tragedyaları ve bu tragedyaların hikayeyi işleme ve aktarma biçimine dayanır.

 

Bu savaş filmi dikkatle izlendiğinde bir güzellemeden çok bir savaş eleştirisidir. Hektor ve Achilleus'in büyük karşılaşması bile Achilleus'in intikam duygusudur. Hektor'un ölümünün sebebi Paris'in Helen'i kaçırmasıdır. Mennalous kardeşinin gözlerinin önünde öldüresiye dövülmesine  dayanamayan Hektor tarafından öldürülür. Görüldüğü gibi savaş toplumlara hükmedenlerin kişisel hırslarını beslemekten başka fayda getirmemektedir. 

 

Achilleus Truva sahillerine çıkar çıkmaz Apollon tapınağını basar. Askerleri rahipleri öldürür ve rahibeleri esir alır. Briseis  Achilleus'a savaş ganimeti olarak verilir. Aralarında bir aşk başlar. Achilleus Briseis'e tanrıların insanları kıskandığını çünkü ölümlü hayatının heyecanlı ve tutkulu olduğunu söyler. Tanrılarla dalga geçen Achilleus ve tanrılara kendini adayan Briseis birlikte olur. 

Tanrıları sevmediği kadar kralları da sevmeyen Achilles Kralların korkak olduğunu ve savaşı asıl askerlerin kazandığını Kral Agamennon'un yüzüne söyler. Agamennon ise tarihin sadece kralları yazdığını geriye kalanların silinip gideceğini söyler. 

 

Yunanlıların en büyük savaşçısı hatta yarı tanrı  yarı  insan olarak kabul edilen Achilleus, Paris tarafından ayak topuğundan vurularak öldürülmüştür. Adının büyük bir savaşçı olarak ölümsüzleşmesini isteyen Achilleus Ayak tendonundan yaralandığı için ayağa kalkamamış ve yediği oklarla ölmüştür. Şan ve şöhret peşinde koşan ayakta ve başı dik olması gereken cesur Achilleus'in ölümü tragedyanın trajedisine uygun olarak onun ayağa kalkamamasıyla gerçekleşmiştir...

 

Zafer sarhoşluğunun ve dikkatsizliğin Truva'liları getirdiği nokta içerden  işgal  edilme oluyor.

Günümüzde dahi tüm içten  çökertmelerin adı, hatta  bir bilgisayar  virüsü dahi Truva atı  olarak adlandırılıyor. 

 

Buda tarihte yaşanan  tecrübelerin, teknoloji cağında  dahi  bize ışık  tutar nitellikte olduğunu gösteriyor. Her anın  getirisi farklıdır güçlü bir inanç  ve  iyi taktikler başarının  seyrini her an değiştirebiliyor.

 

https://youtu.be/y3LJDnHmmuc

 

 

Deniz Boyraci

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ZAMANIN RUHU…

Der letzte Tag eines zum Tode Verurteilten

FİKİRLERE KURŞUN İŞLEMEZ