Kayıtlar

TROVA: BİR ŞEHRİN DÜŞÜŞÜ

Resim
  Bu hafta sizler için  incelemesini yaptığımız  filmimiz : TROJA- TRUVA   Yönetmen: Wolfgang Petersen Yapımcılar: Wolfgang Petersen, Diana Rathbun, Colin Wilson Senarist: David Benioff Oyuncular : Brad Pitt, Diane Kruger, Peter O'Toole, Eric Bana, Orlando Bloom, Brian Cox, Sean Bean, Vincent Regan, Nathan Jones Müzik: James Horner Kurgu: Peter Honess Yapım yılı : 2004, ABD   Truva filmi, Truvalılar ve Sapartalılar arasındaki amansız  savaşı anlatır. Homeros'un epik bir şiir olarak yazılan ilyadasından esinlenilmiştir.    Hayatın ne anlama geldiğini düşünen, öldükten sonra dünyadan silinmek istemeyen ve ölümsüzlüğü arayan büyük savaşçı Archilleus'in hikayesi. Kralların ve prenslerin ülkeleri nasıl büyük savaşların içine soktuğunu izliyoruz. Ne görünen sebepler gerçek sebep ne de iki toplumun savaşını gerektirecek bir çıkar vardır ortada. Kralların ve prenslerin onur...

İzlediklerimiz Sinema mı yoksa Propaganda mı!

Resim
Bugünden     itibaren sizlerle sinema dünyasında da yolculuklar yapacağız     . Dünya    sinemasina damgasını vuran filmlerin tanıtımını,    özgür bir    bakış açısıyla     vermeye çalışacağız. Bunu yaparken filmlerde verilmek istenen mesajlarla    sanat dünyasinda önemli    yeri olan sinema ve film perpektifinin topluma yansımasını göreceğiz.  Sanatın    toplumlarda  yarattığı    devrimsel izleri takip edeceğiz.  Eğlenirken    düşüneceğiz de! Sinema ve propangandaya ilişkin    kısaca    bunları    söyleyebiliriz; Propaganda, hedeflenen bir amaca yarar sağlamak amacıyla, belirli bir grubun davranış, tutum duygu ve düşüncelerini etkilemek için yayınlanan bilgi, belge, doktrin ve görüşlerdir. ... Başka bir deyişle propaganda, çok sayıda insanın davranış ve düşüncelerini etkilemek amacı taşıyan önceden planlanmış mesajlar bütün...

Hayata cevaplaması gereken tek soru ben neden varım?

Hayata cevaplanması gereken soru? Nasılsın?,,diyorlar ya... Cevap hazır fırından yeni çıkmış gibi sımsıcak, dumanı daha üzerinde"İyi". Aslında iyi değilim. Yarını üzerine düşünüp, hayatını düzgün bir şekilde idame ettirebilecek planları kuramayan ve bu bağlamda içten içe inceden inceye düşünen bir kişinin iyi olması öngörülemez kuşkusuz.Bazen bu dünyaya niçin geldim diye düşünürüm ve bu düşüncemin üzerine neden varım sorusu da ok gibi saplanır. Bunlara tatmin edici cevapları bulmakta şu anki zamana kadar aciz kaldığımı söylemekten çekinmiyorum.insanların çoğunu anlamıyorum. Din, siyaset, sosyoloji ve toplum etkileşimi konusunda sorunların olduğu ve bu sorunların sorun kabul edilmediği zaman içerisinde yaşamak daha doğrusu yaşamaya çalışmak beni Bi hayli mutsuz ediyor. İnsanlar yaptığı işin ciddiyetini ve ahlak boyutunu değil eline geçen kazanımı ve menfaati baz alıyor. Bu da şüphesiz toplumun yozlaşmasına kapı aralıyor. Bugün biraz yazmak istedim. İçimi dökmek de desem yanlış...

GERÇEĞİ SÖYLEMEYE KARAR VERDİM...

Resim
  ”Benim adım Edward Snowden. Bu kitabı elinizde tutuyorsunuz çünkü benim konumumdaki bir adam için çok tehlikeli bir şey yaptım: Gerçeği söylemeye karar verdim…   Bu haftaki kitabımız Fischer Yayınlarından (2019) eski Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) çalışanı Edward Snowden’in “ Permanent Record ” adlı 425 sayfalık oto-biyografisi.  2013 yılında henüz 29 yaşında iken ABD hükümetinin gizlice dünyadaki her insanın çağrısını, kısa mesajını ve e-postasını izleme amacını hedeflediğini kanıtlarıyla ortaya çıkaran Snowden, eşi görülmemiş bir kitle gözetim sistemini deşifre eder. Bunu yaparken tüm hayatından vazgeçer. Ailesini, vatanını ve sevdiği kadını bir daha göremeyeceğini bilerek istihbaratçı iken ihbarcı ve nihayetinde internetin vicdanı olur.  Kimileri için bir kahraman, bir vatansever, kimileri içinse bir muhalif ya da hain olur. Şu an Rusya’da sığınmacı olarak yaşayan 37 yaşındaki Edward Snowden kendi hikayesini anlatırken za...

İNSAN İNSANA NASIL HÜKMEDER, WİNSTON ? WİNSTON BİRAZ DÜSÜNÜP, ACI CEKTİREREK DEDİ...

Resim
  Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, Orwell’in geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosu, felakete işaret eden öngörüsüdür. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makinelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda vizyoner bir hayal gücüyle anlatılıyor… İlk kitabımız Can Yayınları’ndan George Orwell’in (1903-1950) ya da asıl ismiyle, Eric Arthur Blair’in,  1984  (Nineteen Eighty-Four) isimli 352 sayfalık distopya türü romanı. Orwell, Aldous Huxley`in öğrencisi ve aynı zamanda İngiliz edebiyatının önde gelen isimlerinden biri. Sunuş kitabımızın ana teması, Orwell eserlerinde oldukça sık rastlanan sosyal adaletsizlik vurgusu ve iyi yaşam ütopyasının totaliter bir gözetim mekanizması olan “Big Brother” karakteriyle diktatörlüğe dönüşümüdür. Vizyoner yazar emperyalizme karşı duruşun özgün bir ifadeye kavuşturulduğu eserinde, totalitarizme doğru giden yolda bir toplumun nasıl sürüleştirilip siyaset kurumlarındaki bireysel kaçış yollarının nas...

GADDAR DÜNYA, ARTIK SENİ İSTEMIYORUM DEMEK.

Resim
  Bu hafta kitap yolculuğumuz Kimlikler ve Aidiyetler dünyasında olacak. Kitap adi: ÖLÜMCÜL KIMLIKLER Kitap yazarı: Amin Maalouf Sayfa sayısı : 138 Tür: Deneme YENI GERÇEKLER BİZE KULLANMA KLAVUZU ILE GELMIYOR. "Kültüründeki değişik simgeler ya da bağımsızlığı- üzerinde bir tehdidin ağırlığını hissettiği an, herkesin direndiği durumlar oluyor. Bu yüzden içinde bulunduğumuz dönem uyum ve uyumsuzluk gibi ikili bir atmosfer içinde geçiyor. İnsanlar hiçbir zaman bu kadar ortak şeye sahip olmamışlardı, bu kadar ortak bilgiye, bu kadar ortak referansa, bu kadar imaja, bu kadar söyleme, bu kadar paylaşılan araca, ama bu, birilerini ve ötekilerini farklılıklarını daha da vurgulamaya itiyor". Diyor yazarımız. Eserimizde 20 yy. sonunda   baş döndürücü  gelişmeler  ışığında globalleşen  gelişen  dünyada,  nereye gidiyoruz ve ne olacağımızın   üzerinde  duruluyor bizi  farkl...