|
Bu haftaki kitap yolculuğumuz arkeolojik çalışmalar
ışığında tarihte olacak.
Kitap adı: IBRAHİM PEYGAMBER
Kitap Yazarı: Muazzez İlmiye Çığ
Sayfa Sayısı:184
Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, bu kitabında,
Tevrat, İncil ve Kuran’da geçen "İbrahim Peygamber" konusunu ele
almaktadır.
Yazar, konuyu arkeolojik buluntular, çiviyazılı kaynaklar ve
Mısır-Kumran metinleri ışığında ve birbiriyle karşılaştırarak incelemektedir.
Kitapta yanıt aranan sorulardan bazıları şunlardır:
İbrahim Peygamber kimdir?
Neden ve nasıl Yahudilerin, Hıristiyanların, sonra da Müslümanların atası olmuştur?
Kendisi, çocukları ve torunları hakkında Tevrat'tan önce ne gibi kaynaklar
vardır? Sümerlilerle bir ilgileri var mıdır? Muazzez İlmiye Çığ, bu önemli
çalışmasında, "İbrahim Peygamber"in özellikle Sümerlilerle ve
onların etkilemiş oldukları kültürlerle bağını incelemektedir.
Yazar bu araştırmanın sebebini şöyle
açıklamaktadır.
"Sümerlilerden din kitaplarına giren konular
hakkında yaptığım bir araştırma, yazdığım küçücük bir kitap, beni
Musevilerin, Hıristiyanların ve Müslümanların ataları saydığı İbrahim
Peygamber'in ve çocuklarının yaşamlarını araştırmaya yöneltti. Bir bakıma
bunu yapabildiğim için seviniyorum. Çünkü Tanrı sözü olarak yüzyıllar boyu
din adamları tarafından inandırılan birçok konunun, çeşitli kültürlerden,
özellikle Sümerlilerden ve onların etkilediği kültürlerden alınmış olduğunu
gördüm ve gösterebiliyorum."
Bölüm 1: Abram nasıl Abraham(İbrahim) oldu?
Tevrat'ta detaylı bir şekilde İbrahim'in ve onun
çocuklarının hatta torunlarının hikayeleri anlatılır. İbrahim'in karısını
firavun'a sunması ve bunun sonrasında nasıl zengin olduğu cariyesinden ayrı
karısından ayrı ayrı çocuklarının olmasından da bahsedilir.
Bu hikâyelerde din adamlarına yakıştırılamayacak
zina, aile arası
Cinsel ilişki, cinayet, kıskançlık, kin, aldatma
gibi birçok ahlakdışı olayla karşılaşıyoruz. Bunu gören Hıristiyan din
adamları, 18. yüzyılda, çocuklara verecekleri din kitabından, bunları ve
Tanrı'yı kızgın ve acımasız gösteren kısımları çıkarmışlardır. Dolayısıyla
İbrahim'in hikâyesindeki ilk büyük törpüleme İncil'de
yapılmıştır.
Kur'an da ise hikâyenin içerisinde
olabileceğinin düşünüldüğü uygunsuz kısımlar yeniden törpülenir
ve bambaşka bir hikaye eklenir. Buna göre İbrahim Allaha şirk koşanlara
doğru yolu göstermek için ibadethanedeki putları parçalar. Putları parçalayan
İbrahimi o dönemin gördüğü en büyük ateşin içerisine atılır ancak ibrahimin
Rabbi o ateşi suya odunları da balıklara çevirir. Dolayısıyla Kur'an'da bütün
ağırlık, İbrahim'in tek tanrıya inandığı, Müslüman ye Müslümanların atası
olduğu konusuna verilmiş. Putları kırması, ateşe atılması ile imanının
kuvvetliliği vurgulanmış. Görünüşe göre bunda birinci amaç, Müslümanlığın
bütün dinlerden önce başladığını göstermek; ikinci amaç ise, gerek Hz.
Muhammed sülalesini, gerek Arapları İbrahim ve cariyesinden olan oğlu
İsmail'e bağlayarak bir soyluluk edinmek.
Hem Kur'an da hem Tevrat'ta hem de İncil de
bahsedilen İbrahim peygamber semavi dinlerin yani tek Tanrı'ya inanan
dinlerin en önemli figürüdür. Kuran'da ve Tevrat’ta anlatılan Nuh tufanı ile
birlikte İbrahim Nuh'un soyundan gösterilir ve tek Tanrıya inancın kökeni
İbrahim ve Nuh ile köklüleştirilir.
Abram, ailesi ve yakın akrabalarıyla birlikte
genç yaşta Ur'dan Haran'a (günümüzde Harran, Urfa) göçmüş ve hayvancılık ile
uğraşan İbrani bir adamdı. Yaratılış Kitabındaki anlatıya göre Ur'da,
YHWH'den Abram'a ilk vahiy geldi ve Abram'ın soydaşlarıyla ile birlikte
kendilerine vaat edilmiş "Kenan" ismi verilen topraklara göç etmesi
istendi. Tanrı'nın bu çağrısı üzerine Abram, putperest olan babası Taruh'un
evini terk etti. Güney'e, Kenan'a göç ettikten bir vakit sonra Tanrı
tarafından ismi "milletin babası" anlamına gelen Abraham (Türkçe
literatürde İbrahim) olarak değiştirildi.
Kenan Diyarı (İbranice: Kena'an, Akadca: Kinaḫḫu)
), Şeria (Ürdün) Nehri'nin batısındaki Antik Filistin topraklarına İbrahimi
dini metinlerde verilen isim. Bu bölge günümüzdeki İsrail, Filistin ve Lübnan
toprakları ile Ürdün, Mısır ve Suriye'nin kıyı kesimlerini kapsar.
Bölüm 2 : İbrahim'in hayatındaki
çelişkiler.
İbrahimin İslamiyet’ten önce iki binli yıllarda
yaşadığı düşünülmektedir. Daha doğrusu Tevrat'ta anlatılan şekliyle
hikaye bize bunu göstermektedir. Ancak ilginç bir şekilde İbrahimin
yaşadığına dair tevrat dışında hiçbir kanıt hiçbir yazma tablet veya yazıt
bulunamamıştır.
Arkeolojik buluntularda İbrahim'in atalan olarak
verilen şahıs adlarının, yer adları olduğu saptandı. Gittikleri yazılan
şehirlerin o çağlarda henüz var olmadığı, Filistin'in güney sahillerinde
bulundukları yazılmış olmasına rağmen, yapılan kazılarda oralarda
olamayacakları anlaşıldı. Güney sahillerinde Mısırlılara ait eserlerin
bulunması, oraların Mısırlıların kontrolü altında bulunduğunu gösteriyordu.
Tevrat'ın Babil tutsaklığından sonra kaleme alındığı kabul edilen ilk beş
kitabında. İsrail oğullarını meydana getiren çeşitli Sami kabilelerin
efsanelerinden izler bulunuyor. Fakat İbrahim hikâyesinden önceki bölümlerde
bulunan evrenin, insanın yaratılışı. Havva'nın Âdem'in kaburgasından var
edilişi, cennetten kovulma, Habil-Kain hikâyesi. Tufan, Babil Kulesi, tek dil
konularının hepsi Sümer efsanelerine dayanmaktadır.
İbrahim Peygamber'in, karısını, Firavun'a ve
başka bir krala kız kardeşi olarak tanıtması ve onlara bırakması, aynı şeyi
oğlu İshak'ın tekrarlaması konusu da Sümerlilerden alınmadır. İbrahimin
tanıştığı iddia edilen krallar bile İbrahimle aynı dönemde yaşamamışlardır. O
dönem yani Tevrat’ın yazıldığı veya kuranın yazıldığı dönemlerde bu olayların
hiçbirinde herhangi bir çelişki yoktu çünkü arkeolojik bulgular için henüz
iki üç bin yıl kadar zamanın geçmesi gerekiyordu. Ancak anlatıların
Sümer efsanesi olduğu şu an gün yüzüne
çıkmaktadır.
Bölüm 3 : İbrahim'in asıl kimliği.
Muazzez ilmiye çığ için Sümer tabletleri ve din
kitapları arasındaki karşılaştırmaları İbrahim mitinin aslında Sümer
mitlerinden alınmış ve tek Tanrı'ya uygun biçimde revize edilmiş olduğu
tezini ortaya çıkarmaktadır.
Abraham'ın Tanrısı ile konuşması Yahudi tarihinin
başlangıcı olarak kabul ediliyor. Yahudileri bir arada tutan Abraham'ı ata
olarak kabul etmeleridir. Eğer onlar Abraham'ı ata olarak kabul etmeselerdi
ne Yahudi ne de Yahudilik olacaktı. Fakat onlar ilk zamanlarda ne yalnız
kendileri ne de dünya için tek tanrı düşünmüşler. İleride "İbrahim'in
Dini" bölümünde görüleceği gibi, dinleri ilkel inanışlarla dolu.
Tanrılar insan şeklinde, insanlarla yüz yüze konuşuyorlar. Tanrılar gökte bir
saray içinde, etrafında birçok varlıklarla yaşıyorlar. Gökten bazen
merdivenle çıkıp iniyorlar. Bir aile veya klan kendi Tanrısına bağlı. Ailenin
veya sülalenin başı, evin beyi, bir Tanrı oluyor. Bunlar aynı zamanda etraftaki
Tanrıları da tanıyorlar. Tek tanrıya geçiş, daha doğrusu İbrahim'in şahsi
Tanrısının önce çocuklarının, sonra İsrail'in, en son olarak da bütün
insanlığın Tanrısı oluşu çok uzun zaman almış. Hatta Tevrat'ın yazılmasının
son bulduğu 3. yüzyılda bile Sümerlerden gelen Bereket Kültü devam
ediyor görünüyor.
Tek tanrıya geçişte Tanrılar arasındaki efsaneler
bitiyor.
Tanrıların cinsel yaşamı son buluyor. Buna karşın
devamlı meleklerden, şeytanlardan söz edilmesi çoktan tek tanrıya geçiş
çabaları olarak kabul ediliyor. Fakat gariptir ki, İslam da bu düşünce hâlâ
sürmektedir.
Dolayısıyla Sümer efsaneleri bugünkü
semavi dinlerin atası, kökeni olarak ele alınmalıdır.
Bölüm 4 : Sümer efsaneleri neden İbrahim
efsanesi olarak revize edildi.
İbrahim efsanesi neredeyse her semavi dinde
tekrar tekrar revize edildi. O dönem yaygın ve kuvvetli mitler olan sümer
mitleri ve onun köklerinden gelen putperestlik inançları tek tanrı gibi yeni
ve kabul görmesi zor bir fikri din olarak ortaya koymayı ve yaygınlaştırmayı
çok zorlaştırıyordu. Yeni olanın en büyük düşmanı her zaman olduğu gibi
gelenektir. Tek Tanrı'ya bir kök kazandırmak ve bunu kazandırabilmek için çok
güçlü bir figür ve bu figürün hikayesi gerekiyordu. Yahudiliği derleyenler
ortaya çıkaranlar ona bir kök kazandırabilmek için bu yaygın hikayeyi
kullandılar yalnız ismi ve hikayedeki çok tanrılılığı değiştirdiler. Hatta
zaman içerisinde bu hikaye o hikaye değil denilecek biçimde değiştirildi.
Semavi dinlerin ortaya çıktığı tarihlerde bu hiçbir sorun teşkil etmiyordu
ancak bugün, Sümer tabletlerini bulduğumuz bugün artık hikâyenin nereden
geldiğini biliyoruz.
İbrahim'in yaşadığı dönemler içinde Tek
tanrım düşüncesi henüz yok. Bu durum tanrı onlara doğru yolu gösterdi
şeklinde sunulmaktadır ve kutsanmaktadırlar. Hikâyeye güç vermektedir ancak
çelişki de tam burada çıkmaktadır.
İbrahim bizim için neden önemli bir
figürdür?
Semavi dinlerde anlatılan ve kök olarak sunulan
Nuh ve İbrahim hikâyelerinin Sümer tabletlerindeki kökeni bu semavi dinlerin
o tabletlerdeki mitlerin devamından başka bir şey olmadığını aslında bir
mucizeler silsilesi ya da yanlış yolu bırakıp doğru yolu bulma hikayesi
olmadığını ortaya koymaktadır. Kendilerini öteki dinlerden ve mitlerden tek
Tanrı ile ayıran ve bunun gerçekten öteki Mitlerdeki gibi
"saçmalık" Olmadığını savunan herkesin tezi çökmektedir. Her
şeyden önce alıntılanan hikayedeki gerçek İbrahim çok tanrılı bir inanca
sahipti. Bu da semavi din üstünlüğünün aslında nasıl bir sapma olduğunu
göstermektedir.
Deniz Boyraci
|
Yorumlar
Yorum Gönder